13 Eylül 2013 Cuma

Hayat Devam Ediyor

         Bir taraftan Gümüşüme veda etmek zorunda kalırken(08.09.13) bir taraftan oğlum gün geçtikçe büyüyor. Gümüş'ün yokluğuna alışmaya çalışmak gerçekten çok zor. O benim her şeyimdi, çeyizim, dostum, sırdaşım, ev arkadaşım,  göz bebeğimdi. Mahalle baskısına rağmen Yağız ile iyi anlaşmışlardı. Klasik Türk milletine göre çocukla hayvan aynı evde olmaz. Kaldı ki ben Gümüşüme o gözle bakmıyordum ki! Evimizin bir bireyiydi.  
      Yağız doğduktan sonra herkes evimin düzenine karışmaya kalktı,ben kimsenin düzenine karışmıyorken üstelik. Gümüş'ün evden çıkması gerekiyormuş! Çocuk benim çocuğum, benim kadar kimse onu düşünemez aynı şekilde Gümüş'ü de. Üstüne üstlük birde Gümüş melek olduktan sonra gayet rahat bir biçimde "Böylesi belki daha iyi oldu" diyen mi istersin, " Bende önemli bir şey oldu sandım" diyen mi? Kimse kimseyi ya da hayatını sevmek zorunda değil, ama saygı duymasını bilseler çok iyi olacaktı. Ben zaten çok üzgünüm, hala daha çok üzgünüm. Kelimelere dökemiyorum. Gözümün önüne geliyor kızımın oyunları, uyuması, yemek yemesi, bana yalvarması, mır mır yapması, Yılmaz'a kur yapması Yağız'a koşuşu,.... 
      Oğlum Gümüş'ü tanıyamayacak. Bu beni daha çok üzüyor. Ama hayvanları sevmesi için elimden geleni yapacağım. Hayvanlara canlı muamelesi yapmasını öğreteceğim, yaratık değil. Hayvanların bize Allah'ın emaneti olduğunu öğreteceğim.
      Canım Dedemin bir lafı vardı:
      "HAYVANLARI SEVEN İNSANLARI SEVER"


SENİ ÇOK ÖZLÜYORUM CANIMIN İÇİ :(

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder