27 Temmuz 2013 Cumartesi

Ah Şu Hamilelik Hormonları :)

          Hamile kişi bu döneminde gerçekten de ne kadar duygusallaşıyormuş ! Derlerdi de inanmazdım. "Sende yaşa göreceksin" cümlesini çok duydum. Ama  hangi arkadaşımın ahını aldım bilmiyorum :) Hayır gerçekten ele avuca sığar şeylere duygusallaşmıyorum ki! Mesela, herkes Hülya Koçyiğit'in "Kınalı Yapıncak" filmini bilir. Ben bir Türk filmi tutkunu olarak televizyon da bu filme rastladığım bir gün, iyi vakit geçer izlerim dedim. Nereden de izledim :)  Üvey annesi kızın saçlarını kesiyor diye içim çıktı ağlamaktan. "Ne yaptı bu zavallı" şimdi diye diye 3 saat geçmiş ağlarken:) Tam sakinleştim derken camdan bakayım iyi gelir dedim. Arabayla geçen insanların kim bilir ne dertleri var diye başladım bu sefer ağlamaya.Tabi o sıralar iş yerimiz kapandı ve ayrı bir boşluğa düştüm. Evde vakit geçirmek zorundaydım. Aslında süper hamileliğimin tadını çıkarırım, bebeğime ciciler örerim, dikerim,yaparım, kitap okurum falan diye düşünüyordum. Ama hamilelik insanı bir başka yapıyormuş. Bunların hepsini yapıyor olsam da aynı zaman da saçma sapan şeylere ağlıyorum. 
          Bir gün kitap okurken camdan içeri kelebek girdi. Dışarı çıkmaya çalışıyor çıkamıyor. Yardım etmeye çalışıyorum ama dokunmaya korkuyorum ölecek diye. Başladım ağlamaya, "Kelebek sen ne istiyorsun benden? Vicdan azabı mı çekeyim, çık işte" diye. Hayvan bile halime acıdı 3-5 saniye sonra çıktı :) 
Aaaa hele ki yol ortasında ki ağlama hallerim :) Teyzenin biri pazara gitmiş, bizim orada ki kasaptan bir şeyler almış çıkıyor. Yerde de poşetleri var. Alamıyor. "Yardım edeyim Teyze" dedim. " Kızım bu halinle bana da yardımın dokundu" dedi. "Şu poşetten kiraz al" dedi Tamam ya da teşekkür ederim almayayım diyemedim. Başladım ağlamaya. Teyze de şaşırdı. " Anneannem geldi aklıma Teyze" dedim.O gün bütün gün anneanneme ağladım :) Sebep yok ama sadece ağlıyorum.
          Yoldan geçen köpeğe, bir türlü yapamadığım kadınbudu köfteye, ağırlaştıkça yapamadığım temizliğe ve ütülere, kırılan tabağa, sokakta ağlayan çocuğa, bulduğumuz yavru kargaya, aldığım kilolara, son zamanlarda şişen el ve ayaklarıma, aradığımda ulaşamadığım arkadaşlarıma, almak isteyip bir türlü bulamadığım kitaplara, filmde çok güzel balık yiyen adama, karşı komşumun oğlu Kuzey'in ağlamasına, bozulan asansöre, içemediğim filtre kahveye daha nelere nelere ağlıyorum bir bilseniz. Üstelik benim gibi o kadar şey yaşamış ve tek göz yaşı dökmemiş ketum bir insan. 
          Ben bu kadar saçmalarken (Normale döndüğümde saçmaladığımın farkına varıyorum. Ama hangi hormonsa o, yükselince elden bir şey gelmiyor :) ) benim canım kocam her zaman benim yanımda olup, sabırla neden ağladığımı dinliyor, bir de beni sakinleştirmeye çalışıyor."  Tamam Aşkım o kargayı ben şimdi bir çatıya atarım. Annesini bulur o. Sen üzülme" gibi :) Ben erkek olsam bu kadar sabırlı olamazdım herhalde. O zaman ne yapıyoruz oğlum, babaya kocaman TEŞEKKÜR ediyoruz :) Her zaman yanımızda olduğun için teşekkürler babası :) 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder